Günler önceden kartondan fenerler hazırlandı, ışıklı sopalar alındı. Bir heyecan bir heyecan. Dila dün akşam evde pille çalışan ışıklı lambasının denemesini bile yaptı, Sena almasın diye dolabına sakladı. Gerçi Sena'ya da bir tane almıştık ama...
Saat 17:00'de anaokulunun önünde buluşulacaktı. Biz biraz erkenden, hava kararmadan evden çıktık. Hava bugün kapalı idi ama güneşin batmasına yakın gökyüzü çok hoş bir renk aldı.
Başladık yürümeye... Sokağımızın başındaki bir trafik işaretinin arkasına yapıştırılan afiş dikkatimi çekti.
Anaokuluna geldik, fenerimizi aldık ve başladık yürümeye... 2 tane trafik polisi de sokakta! karşıdan karşıya geçerken trafiği durdurdular.
Anneler, babalar, kardeşler, çocuklar cümbür cemaat birkaç sokak yürüdük. Aslında biraz karmaşa oldu ama Dila için değişiklik oldu. Sena ışıklı sopasını yere atıp içindeki ampülünü kırdığından bu etkinliği izlemekle yetindi.
Sena'nın bu aralar en büyük merakı koltuğa çıkarak ışık düğmesi ile oynamak. Işığı açıp kapamak onu çok mutlu ediyor, kızdığımız zaman ise en şirin hali ile bize sırıtıyor. Koltuklara çıkmak, ordan hoooppp yapmak, raftan tüm CD'leri ve uzaktan kumandaları indirmek, elektronik eşyaların tuşlarına rastgele basmak, oyuncakları bir odadan diğerina taşıyarak evi oyuncakçı dükkanına çevirmek de en büyük hobileri arasında.
1 yorum:
Laterne, laterne, Sonne, Mond und Sterne
Brenne auf mein Licht, brenne auf mein Licht
aber nur meine liebe Laterne nicht.
Sena'ya bayıldım :))
Yorum Gönder