Adaya gitmek üzere araştırma yapmadan önce bu kadar büyük bir ada olduğunu tahmin etmemiştim Midilli'nin. 1912 yılında elimizden çıkan ada birkaç merkezden oluşuyor. Biz günübirlik gideceğimiz için sadece liman ve çevresini gezmeye karar verdik.
Turyol'un ofisinden biletlerimizi alarak başladık Midilli maceramıza. Tek yön ve gidiş-dönüş biletler aynı fiyat, 30 Euro. 6 yaşına kadar olan çocuklar ücretsiz seyahat edebiliyorlar.
Ayvalık limanından haftanın belli günleri feribot saat 09:00'da Midilli'ye doğru hareket ediyor. Yarım saat önceden pasaport işlemleri için limanda olmak gerekli. Pasaport kontrolden kısa sürede geçerek feribotumuza doğru gidiyoruz.
Ayvalık limandan birkaç foto...
Bizim feribotumuz tam ada vapuru tipinde idi...
Manzara çok güzel.
Derken Midilli'den Ayvalık'a doğru hareket halindeki feribotla karşılaşıyoruz.
Kısa bir süre sonra da ufukta Midilli görünüyor.
Ve feribottan iniyoruz, bu sefer Yunanistan'da pasaport işlemleri için kuyruktayız. 3 adet görevli var, biraz bekliyoruz.
Limandan çıkar çıkmaz çarşı bizi karşılıyor. Kafeler deniz kenarı boyunca sıralanmışlar.
Gözümüze bir tanesini kestirip oturuyoruz. Frappe içmek istiyorum. Soğuk olarak içilen bu içecek hazır kahvenin bir türü ve Yunanistan'da çok yaygın olarak tüketilmektedir.
Yanında kek ile servis edilen frappelerimiz güzeldi.
Kahve molasının ardından yürümeye devam. Hiç yabancılık çekmiyoruz, heryerde Türkçe yazılarla karşılaşmak mümkün.
Ermou caddesi boyunca yürüyoruz ama Pazar günü burada bulunduğumuzdan tüm mağazalar kapalı, sadece açık 2 tane hediyelikçi dükkanı bulabildik bu caddede.
Boş caddede gezmek oldukça sıkıcı.
Gemiden adaya baktığımda göze çarpan Agios Therapondas Kilisesine giriyoruz. Bu yapı da Ermou caddesi üzerinde...
Kilisenin tarihçesi:
Kapalı mağazaların vitrinlerini görüntülemekle yetiniyorum.
Sokaklarda gezinmeye devam...
Yemek molası diğer bloglarda da bahsedilen Kaldirimi'de...
Midilli'de turistik yerler bu şekilde gösteriliyor.
Sahil şeridinde dondurmacı ararken bir pastaneye giriyoruz.
Adını anımsayamadığım bu pastaneden dondurma aldık. O kadar lezzetliydi ki, özellikle damla sakızlısına bayıldım. Sırf bu dondurmadan yemek için bile adaya birkez daha giderim...
Yürümeye devam ederken bu iki sokağın kesişiminde ufak bir camiyle karşılaşıyoruz. Kornarau caddesindeki bu caminin adı Valide Camii imiş. Asıl hedefimiz Yeni Camiiyi bulmaktı ama Valide Camii ile karşılaştık.
Çocuklar biraz oynamak istediler ama parklar harap ve oldukça pis idi.
Şimdi Ernorau Caddesinin diğer ucundayız.
Veee Yeni Camiiyi de bulduk.
Avrupa Birliği Yunanistan a para yağdırırken camilerin neden bakımsız, restorasyonsuz olduğunu doğrusu çok merak ettik.
Bizim hızlandırışmış Mitilini turumuz böylece sona erdi. Dönüş gemimiz oldukça kalabalıktı.
Bunun acı bir sonucu olarak da gemiden inince upuzun bir kuyrukla karşılaşmak oldu. 2 görevlinin bulunduğu pasaport kontrolü 1 saate yakın bir süre bekledik...