5 Aralık 2015 Cumartesi

Madrid Gezisi/4. Gün

Günümüze otelimize çok yakın olan saraya yürüyerek başladık. 
Otelimiz Exe gruba ait olan El Coloso. Gerçektende Madrid'de görülmesi gereken yerlere yürüme mesafesinde. 
Saray saat 10 da ziyarete açılıyor, biz kalabalığa kalmayalım diye erken geldik. Ama bir bakıyoruz saray ziyarete kapalı. Bizim gibi hayal kırıklığı yaşayan bir sürü turist var. Etraftaki güvenlik ve gelen resmi giysili kişilerden özel bir toplantı olduğunu düşündük, oysaki internet sayfalarında belirtilmemişti. 
Sarayın hemen karşısındaki Almudena Katedralini de fotoğraflamakla yetindik. 


Buradanda yine yürüme mesafesinde olsn Debod Tapınağına gittik. Mısır tarafından İspanya kralına hediye imiş vakti zamanında. 
Buradan şehre kuşbakışı bakmak da mümkün. 
Kahve vaktini El Corte Ingles in( bu arada ingiliz kesimi demekmiş) kafe katında geçirdik. Ama önce oyuncak ve market katlarına bakındık. Marketinden bu yöreye özgü olan çeşitli badem ezmeli tatlılar ve çikolata aldık.



Burada da içtiğimiz cappucinoların üzerinde tarçın vardı, burada adet böyle galiba. 
Minnacik limonlu tart 6 euro idi. 
Otele metro ile dönüp, elimizdekileri bıraktık. 
Bu sefer müze ziyareti vardı programda. 
Thyssen-Bornemsiza müzesi 12:00-14:00 arası ücretsiz gezilebiliyormuş. Aynı şekilde Prado müzesini de 18:00 dan sonra ücretsiz gezmek mümkün.

Müzede aynı zamanda Munch sergisi de vardı ama ekstra ücrete tabiydi. Açıkçası ilgimi çekmedi. 
Müze sonrası acıkan karnımızı Madrid in birçok yerinde şubesi olan 500 Montaditos da doyurduk. 
Güzel bir uygulama yapmışlar. Masalarda kalem ve siparişleri sistematik şekilde yazmak için kağıt var. İngilizce menüyü ise kasadan istedik, seçtiklerimizi not alıp , kasada siparişimizi verdik. Sonrasında bekliyorsunuz.  Fiyatlar nasıl dersiniz, zeytin tabağı 1, 4 soslu patates kızartması 2, minik sandviçlerin tanesi 1 er euro. 


Madrid gezimiz ertesi günkü öğlen uçağıyla son buldu. 

Elimden geldiğince , fazla detaya girmeden yazmaya çalıştım. Zira Madrid le ve tarihi yerleri , müzeleriyle ilgili birçok ansiklopedik bilgi internette mevcut. 









4 Aralık 2015 Cuma

Madrid Gezisi/3. Gün


Otelimizdeki kahvaltının ardından düştük yollara. İlk hedef kiraladığımız arabayı almak için Atocha tren istasyonu. 

Aracımızı alıp otobandan ilk hedefimiz olan Majadahonda ya gittik.  
Burada bulunan bir AVM nin icinde Disney Store var olduğunu internetten bulmuştum, çocukların çok istediği Insideout( tersyüz) filminin karakterleriyle ilgili ürünleri bulma ümidindeyim. Çarşıya vardığımızda mağazaların kapalı olduğunu görünce, acaba pazar günü kapalı mı diye endişeleniyorum. Ama 11 de açılacaklarını öğrenince endişem yokoluyor. 

Disney Store açılana kadar Carrefour u gezdik, o kadar büyük bir marketin tamamını gezmeyip çikolata, kırtasiye kısımlarına bakmakla yetindik. 

Disney Store daki işimizde bitince bu sefer Las Rozas Village isimli outlete gittik. 

Haftasonu olduğundan epey kalabalıktı. Camper için çok heveslenmiştim ama hem az çeşit vardı hem de fiyatlar hiç avantajlı değildi. 
Bir yemek molası verip nereye gitsek diye düşünmeye başladık. 
Toledo ya da Segovia. İkisi de Madrid e yskın. Toledo eski başkent, Segovia ise UNESCO tarafından koruma altına alınan bir su kemeri ve kaleye sahip. 
Tercihimizi Segovia dan yana kullandık. 
Navigasyon paralı yol mu diye sorunca evet dedik ama sonuçta kısa bir mesafe için 8,30 Euro ödedik. 

Arabayı parkedip Segovia Katedraline doğru yürüdük. 

                    Plaza Major 
                Hediyelik Eşyacılar
Segovia Sokakları
Yürüyerek Alcazar Kalesine vardık. Bilet gişesinin yanında yer alan kafenin manzarası çok hoşumuza gitti, burada bir mola verdik. 


Segovia Su Kemeri yaklaşık 800 metre uzunluğundaymış. 

Hava kararmak üzereyken Segovia dan ayrıldık. Arabamızı akşamdan teslim edip Madrid şehir merkezine döndük. 
Mercado san Miguel de yemek yiyelim diye düşündük , içerisi çok kalabalıktı ve ayakta yemek yiyecek halimiz yoktu. Şöyle bir bakınıp çıkıverdik.Fotoda görülen minik kürdan şişler 1 euro, etimek üzerine konulmuş türlü tapasların da dilimi 1 -2 euro arası. Bu arada tapa şişe kapağı demekmiş( bizdeki tıpa olabilir mi?) , eskiden barlarda mezeler minik tabaklara konulur ve şişenin ağzına kapak gibi konularak servis edilirmiş. O yüzden de bu küçük mezelere tapas deniliyormuş...


Gözümüze kestirdiğimiz TragaTapas isimli bir yerde akşam yemeğimizi yedik.

3 Aralık 2015 Perşembe

Madrid Gezisi/2. Gün



Güne otelimizin kahvaltısı ile başladık. 
Bugün ilk hedefimiz Real Madrid in stadı olan Santiago Bernabeu Stadı idi. Böylece eşim görmeyi istediği stadlardan birini daha görmüş olacaktı. Stad turu gezisi 19 Euro. Açıkçası bu tur bana cazip gelmediğinden burada ayrıldık.


Ben hemen stadyumun yakınında olan bir çarşıya yöneldim, mağazalar yeni açılıyordu. 
Çarşı pek cazip gelmedi ama en azından vakit geçirmiş oldum. Stad turunun çıkışı Real Madrid mağazasından olduğundan mağazada beklemeye başladım. 3 katlı mağazanın en üst katı Adidas mağazası, diğer iki kat Real Madrid e ait. Fiyatlar el yakan cinsten.
Bir forma 100 euro civarında. Barcelona nın mağazası daha büyük ve etkileyici idi, o yüzden burası vasat geldi. Ama eşim stad turundan çok memnun kalmıştı. 
Evet günün ikinci süprizi Real Cafe de yer ayırtmamdı. Burada saat 1 e kadar brunch var, fiyatı 9,95 euro. İstediğiniz bir kahvaltı tabağını ya da çizburger alabiliyorsunuz, fiyata kahve ve bir içecrk de dahil. Öğle yemeği vakti olduğundan çizburgeri tercih ettik, stadın içini görerek suni çimlerin üzerinde yemeğimizi yedik.
Hava çok güzeldi, hedef bu sefer el Retiro Park idi. Birden heveslenip , kendimizi bisiklet kiralamış bir şekilde bulduk. Otomatı keşfedip alması epey sancılı oldu, işin komiği ispanyollar bile işlemi bize soruyorlardı. Bisiklete bayıldım, ister normal modda ister elektrikli modda kullanıyorsunuz, elektrikli modda iken bir kez pedal çevirince adeta uçuyorsunuz. 


Park epey büyüktü ve içinde bisiklet ile gezmek kolay oldu. 

Paten kayan, bisiklete binen bir sürü insan vardı. Bizde şehrin içinde böyle büyük bir parkın olmayışı içimizi daralttı...

Bisikletleri park çıkışındaki bisiklet istasyonuna bıraktık ve yürümeye devam ettik. 


Plaza Major da bulduk kendimizi. Noel onların deyimiyle Navidad için süslenmişti meydan ve Noel Pazarı kurulmuştu. Ama tezgahlar birbirinin benzeri idi. Almanya daki Noel Pazarlarının çok daha güzel olduğu kanaatine vardık.


Herhalde en yoğun günümüz bugün oldu.  Groupon dan Noel Işıkları Otobüsü indirimi alıp  bu akşama rezervasyon yapmıştım. Yaklaşık 1 saat süren tur boyunca otobüs ana caddeler de gezdirdi. 



Tur sonunda yine Plaza Major a geldik. Dünyanın en eski restorantına şöyle bir bakındık, menüsünü inceledik ama pek cazip gelmedi.



Küçüklüğümden beri Flamenko dansı hep hoşuma gitmiştir. Barcelona gezimizde çocuklar çok küçük olduğundan böyle bir gösteriyi izleme şansımız olmamıştı. Bu sefer yine önceden rezervasyonumu bir flamenko sitesinden yaptım ve gösteriden çok memnun kaldık. 


Taberna de Mister Pinkleton isimli bu flamenko salonu hemen Botin restorantın sırasında. Yemekli ya da içecekli menü alabiliyorsunuz. 

Geceyi yine o civarda olan La İdeal isimli ekmek arası kalamarcıda bitirdik. Civarda bir sürü kızarmış kalamarcı var, yorumlarda genelde buradan bahsedilmiş, ekmek çıtır çıtır taze de olunca bize çok lezzetli geldi. Fiyatı 2,70 Euro.