Evet, ne zamandır görmeyi istediğim Barcelona'ya kavuşmaya az kaldı. Kısmetde 2 çocukla yapılacak bir Barcelona gezisi varmış. Berlin-Barcelona yaklaşık 2,5 saat sürüyor, ben EasyJet ile ilk kez uçuyorum.
Veeeee Barcelona ufukta göründü. İniş ve bavulları almanın ardından alanın bir ucundaki araç kiralama ofislerinin bulunduğu yere geliyoruz. Aslında ben toplu taşıma araçları ile şehri gezmemizden yanayım ama Şanser çocuklarla arabanın daha rahat olacağını söyleyerek beni ikna ediyor. Ben, bizim ufaklığın mamasını yedirmeye çalışırken Şanser araba işini(bir de navigatör) hallediyor. Alandan doğru otele gidiyoruz, tabii bir de parkyeri sorunu ile karşılaşıyoruz. Çünkü otele ait bir parkyeri yok. Kalacağımız oteli nette uzun süren araştırmalardan sonra bulmuştum, Hotel Market güzel bir butik otel. Aynı zamanda merkeze yürüme mesafesinde, ayrıca yakınında 2 adet metro istasyonu var. Biz otele yerleşirken Şanser karşı binanın altındaki otoparkla 5 günlüğüne anlaşıyor. Sena'nın uyku vakti, babası ile uyurken biz Dila ile küçük bir çevremizi gezelim,tanıyalım turu yapıyoruz. Otelimizin hemen yanında bulunan Mercat Sant Antoni'ye(bizdeki sabit pazarlar tarzı bir yer) bir göz atıp sokaklarda geziniyoruz.
Barcelona'ya indiğimizde güzel olan hava bozulma sinyalleri veriyor. Zaten günün yarısı oldu nerdeyse, bari yarınki Barcelona-Celtic maçı biletleri bitmeden Camp Nou'ya gidelim diyor Şanser. Ortalık Celtic taraftarları ile dolu havaalanından beri. Biz arabada beklerken Şanser biletini alıyor. Ardından doğru FC Barcelona'nın mağazasına gidiyoruz, yağmur bastırmak üzere.
Hava karardı bile, karnımız acıktı. Sahilde bir yemeğin iyi gideceğini düşünerek rotamızı sahile çeviriyoruz. Maremagnum'daki El Chiprion Monchos gözümüze güzel görünüyor. Ortam hoş, belli bir saatten sonra canlı müzik de başlıyor ama biz pek memnun kalmıyoruz. Meşhur yemekleri Paella da pek hoşumuza gitmedi. Bu arada genelde Barcelona'da menülerdeki fiyata KDV dahil değil, %7 daha sonra ekleniyor. Buradan sonra biraz Maremagnum Alışveriş Merkezinin içinde gezinip otelimizin yolunu tutuyoruz.
Kahvaltının ardından yollara düşüyoruz, bugün şehri arabasız gezeceğiz. Ronda de Sant Antoni üzerinden Universitat durağına, oradanda Plaça Catalunya meydanına varıyoruz. Elimiızdeki gezi rehberinden bilgiler ışığında La Rambla'yı gezeceğiz önce. Sırtımızı Plaça Catalunya'ya verip, La Rambla'dan aşağı iniyoruz. Daha önce okuduğum yorumlarda insanların genelde İstanbul'daki İstiklal Caddesine benzettikleri bu caddeyi ben bir yerlere benzetemedim. Yayaların ortadan yürüdüğü bir yürüyüş yolunun iki tarafında da tek şeritli bir yol var. İlk durağımız Mercat de Sant Josep(La Boqueria). Özellikle balıkçıların olduğu kısma bayılıyoruz.
Buradan ayrılıp kısa bir mama molası veriyoruz. O kadar çok Celtic taraftarı var ki...
Nihayet Gaudi'nin eserlerinden biri olan Palau Güell'e varıyoruz. Öyle cadde üzerinde falan değil, La Rambla üzerindeki sokaklardan birinde bulunuyor ve sokak dar olduğundan binaya şöyle bir geniş açıdan bakamıyorsunuz. Binanın sadece giriş ve bodrum katları gezilebiliyor, bebek arabası ile girilemiyor. Böylece Gaudi'nin şehir merkezindeki ilk önemli çalışmasını sıra ile geziyoruz.
Barcelona'nın en canlı meydanlarından biri olan ve 1850 yılında yapılan Plaça Reial bir sonraki durağımız. Bu meydandaki lambalar da Gaudi'nin eseri imiş.
Biraz daha yürüyünce kendimizi Monument a Colom'da buluyoruz. La Rambla'nın deniz tarafında bulunan Kolomb Anıtı bir zamanlar Dünya Fuarı için yapılmışmış.
Bir sonraki rotamız Montjuic. Bir yerlerde buraya teleferikle de çıkılabileceğini okumuştum. Bu yüzden World Trade Center yakınında bulunan Torre Jaume I teleferik istasyonuna yürütüyorum bizimkileri. Sahil oldukça rüzgarlı ve maalesef istasyon çalışmıyor. O zaman dağ trenine bineriz biz de! Bu sefer rotamız Avinguda del Paral.lel, bu caddede bir süre yürüdükten sonra Paral.lel metro ve dağ treni istasyonuna varıyoruz. Asansörle yer altına inip otomatlardan 10'luk bilet(7,20 €) alıyor ve turnikelerden geçiyoruz. Dağ treni ile kısa bir yolculugun ardından Montjuic'deyiz. Park Montjuic otobüsüne binerek Palau Nacional yakınlarında iniyoruz.
Biraz yokuş yukarı yürüdükten sonra Poble Espanyol'a vardık. Burası bir açıkhava müzesi gibi. İspanya'nın her yöresinden farklı mimari örneklerini ve el sanatlarını burada görme imkanını bulabilirsiniz, girişi ücretli(8 €). Poble Espanyol'a girdiğimizde güzel olan hava birden kararıyor ve fırtına ile birlikte yağmur başlıyor. İyi ki de yemek yediğimiz yeri kapalı bir mekan olarak seçmişiz diye düşünüyoruz. Bir süre sonra o kötü hava kayboluyor, biz de rahat bir şekilde bu şirin köyü geziyoruz. Flamenco gösterisi izleyebileceğiniz bir mekan da bulunuyor(Tablao de Carmen, 19:45'de ilk gösterileri başlıyormuş.). Ayrıca mağazalarda
05.MART.2008
Bu sabah çok heyecanlıyım, Barcelona'da en çok görmek istediğim yer olan Park Güell'e gideceğiz. İstediğimiz gibi fotoğraf çekebilmemiz için kalabalık bastırmadan orada olmak istiyorum. Fakat navigatör nedense yolları şaşırıyor, daha doğrusu yol çalışmaları sebebi ile aynı yerlerde dolanıp duruyoruz. Parka vardığımızda ise uzun bir süre park yeri arıyoruz.
Ve Park Güell'e nihayet giriyoruz. Karşımda parkın simgelerinden renkli ejderhayı göremiyorum çünkü kalabalık bir turist topluluğu ejderhanın etrafına toplanmış. Anlaşılan ejderhayı yalnız başına yakalıyamıyacağız. Aslında bu tepede ilk başta özel bir site yapılacakmış ama evlerin sadece ikisi tamamlanabilmiş. Proje iptal edilince park haline getirilmiş.
Önce sütunlu salonu inceliyoruz, tavandaki mozaikler ilgi çekici. Hatta mozaiklerden bir tanesinde fincan ve tabağı bile var.
Meydan çok güzel, kırık fayanslarla kaplı banklar harika görünüyor. Tam keyfini çıkaralım derken Dila bu parkta niye kaydırak ve salıncak yok diye sızlanmaya başlıyor. İmdadımıza Türk bir palyaço yetişiyor.
Palmiyelerin altında kahvelerimizi yudumlarken Barcelona'ya
tepeden bakıyoruz. Molanın ardından Gaudi'nin Sagrada Familia'ya taşınana kadar yaşamış olduğu eve ilerliyoruz. Ev bir müzeye dönüştürülmüş, giriş 4 €. Kendi tasarımı olan mobilyalar görülmeye değer.
Bugün Gaudi günü. Sagrada Familia ikinci durağımız. İnşası hala devam etmekte olan kilisenin 'Büyük Çile Cephesi' oldukça ürkütücü görünüyor.
Birazda özlemini çektiğimiz denize kavuşalım diyor ve Parc del Port Olimpic'e gidiyoruz. Kumsal bizi bekliyor, hava rüzgarlı ama güzel.
Turist yorulmaz diyerek internetten bulduğum La Roca Village Outlet Center'a gidiyoruz. Barcelona'dan 30 dakika uzaklıktaki bu merkezde birçok ünlü markayı bulabilirsiniz. Buraya kadar gelmişken akşam yemeğimizi de Girona'da yiyelim diyor ve yaklaşık 1 saatlik yolculuktan sonra Girona'ya varıyoruz.
06.MART.2008
Bugünkü turumuza Passeig de Gracia'dan başlıyoruz. Yine Gaudi'nin eserlerinden biri olan Casa Batllo tüm sıradışılığıyla karşımızda. Bebek arabası ile içini gezmemiz zor olacağı için dışardan bakmakla yetiniyoruz. Cadde boyunca yürümeye devam ederek Casa Mila'ya varıyoruz. Biraz ara sokaklara dalıp Plaça del Sol'a varıyoruz. Burası gece hayatının merkezlerinden imiş, gündüz gözü hiç de öyle bir yere benzemiyor. Plaça de Rius I Taulet'de bir mola verip meydandaki saat kulesine karşı dinleniyoruz. Ve tekrar başladığımız noktaya dönüyoruz. Casa Batllo'nun karşısındaki Mc Donald's'ta bir mola veriyor, buradan ayrılırken ise bebek arabasının arkasında bulunan sırt çantamızın çalındığını farkediyoruz. İlk şokun ardından çantada sadece Sena'nın malzemelerinin bulunduğu aklıma geliyor ve derin bir oh! çekiyorum. Ama hala yanımda duran bebek arabasının arkasına asılı olan çantayı nasıl çaldıklarını anlıyabilmiş değilim. En çok çantamıza üzüldüm, çünkü üzerinde gezdiğimiz şehirlerden aldığımız armalar vardı.
Born bölgesinde bir yürüyüş yapacağız şimdide. Carrer de la Princesa üzerindeki La Campana'dan dondurma alıyoruz, gerçektende lezzetli dondurması var. Meşhur Brunells çikolatacısının vitrini çeşit çeşit çikolata ile dolu. Buradan da beze alıyoruz ama göründükleri kadar lezzetli değiller. Palau de la Musica Catalana'ya ara sokaklardan çıkıyoruz, daracık sokaklarda gezinmek çok keyifli. Barcelona Katedrali'nden sonra Papabubble şekercisine varıyoruz. Sipariş ile farklı motiflerde şeker yapabiliyorlar, biz şeker yapılışını izlemekle yetiniyor ve lezzetli şekerlerinden bir kavanoz alıyoruz. Şanser'le yılların şekercisi Ali Muhiddin Hacı Bekir'in o güzelim akide şekerlerini neden hala plastik kutulara koyup sattıklarını düşünüyoruz.
Meşhur tapaslarından denemek bugüne kısmetmiş. Evinia'da yediğimiz tapaslar güzel ama minik bir dilim ekmek üzerine sürülmüş mezeye 2 € vermek biraz pahalı geliyor bize.
Tapaslardan bir görüntü(Montadito)
07.MART.2008
Uçağımız 17'de kalkacak ama arabayı en geç öğleleyin teslim etmeliyiz. Bizde kahvaltının ardından havaalanına gidip arabayı teslim ediyor ve bavullarımızı emanete bırakıyoruz. Havaalanından kalkan A1 otobüsüne binip Plaça de Catalunya'da iniyoruz. Meşhur mağazaları El Corte Ingles'i gezip mağazanın en üst katındaki restorantında yemek yiyelim diyoruz. Masa ve sandalyeler o kadar eski ve bakımsız görünüyor ki, mağaza ile çelişiyor.
Sokaklarda biraz daha gezinip aynı otobüs ile alana gidiyoruz...
Barcelona maceramız böylece sona eriyor.
Özetliyecek olursam:
-Otelimiz güzeldi ama daha önce kalan kişilerin yorumlarında yazdıkları gibi süper bir kahvaltısı yoktu. Mesela sadece 2 çeşit peynir vardı.
-Kesinlikle çanta ve değerli eşyalarınıza dikkat edin.
-Toplu taşıma sistemleri güzel çalışıyor.
-Kaldırımdaki renli noktaları izleyerek kendi kültürel turunuzu gerçekleştirebilirsiniz.
-Şehir turiste doyduğundan olsa gerek genelde restorant çalışanları o kadar ilgili değiller.
-Yemek fiyatlarını Berlin ile kıyasladığımda oldukça pahalı. Sebze-meyvanın bol olduğu bu memlekette buna aklım ermedi.
-İnsanı genelde güler yüzlü.
-Elinizdeki rehberi bir kenara bırakın(haritayı asla) şehrin sokaklarında doğaçlama dolaşın.
Hotel Market
Yat limanı
Paella'da böyle birşeymiş!
La Rambla turumuza başlamadan
Sevilla maçı öncesi Fenerbahçe'lilere başarılar diliyoruz.
Flamenco gösterisi izlemek kısmet olmadı
Mozaikleri çok sevdim
Park Güell
Park Güell'in simgelerinden olan ejderhayı tek başına yakalayabildim!
Daracık daracık sokaklar...
Barcelona'ya da böyle Coca Cola reklamı yakışır
Barcelona-Celtic maçı öncesi Camp Nou'dan bir görüntü
Search Engine Optimisation |
6 yorum:
epey eğlenmişe benziyorsunuz, fotoğraflar çok güzel :))
arzucum
cok guzel anlatmıssınn ....resimlerde cok cici ama kendi resimlerinizinde oldugu bolca resimlerr de cekseydiniz keske...cok opuyorum kızlarııı ve senii...esinede selam ve sevgiler...
Arzucum ellerine sağlık süper olmuş..üstelik 2 çocukla yaptığın bu gezi için seni 2 kere tebrik etmek isterim..Ben de bu yaz ordaydım..Bi kaç deneyimimi eklemek isterim..Belki gidecek arkadaşlara faydası olur.
Sabah kahvaltısında patatesli yumurtaları (tortilla de patatas)var enfes...tapas larda gün ortasında belli saatler arasında üçlü menü seçenekleri var..yani 2 çeşit yemek (paella + et gibi)ve tatlı için 12 € gibi bi ücret ödüyorsun.Tıka basa doyurucu cinsten..Bunu yakalayınca yemek konusunda İspanya oldukça ucuz geldi bize Fransaya -İtalyaya ve hatta Almanyaya kıyasla.Ama bilmiyorsan ve istemezsen turistlere bu menüyü sunmuyorlar tabi..Limandaki Gece eğlencesi çılgın ötesi...Ne cins insan ararsan hepsi mevcut:))Barcelonaya trenle oldukça yakın Sitges adında şirin bi deniz kasabası var..(Gaylerin buluşma yeriymiş..)denize girmek için hoş kumsalları var..Montjuic tepesindeki Castell de Montjuic; hem otantik hemde güzel manzaralı bir yer.Tüm barcelonaya tepeden bakma şansına sahip oluyorsun.Yazları gece konserleri vs gibi organizasyonlarda yapılıyor şatonun bahçesinde..Önceden planlanırsa güzel olabilir tabi..Monthuic tepesine dağ treniyle çıkıp ardından teleferikle kaleye ulaşılıyor..Bunun haricinde yine Gaudinin yaptığı çeşmesiyle ünlü Parc de la Ciutadella görülmeli bence.Çocuklular için bu parkla içiçe geçmiş oldukça geniş bir hayvanat bahçeside var..Bu arada Barcelona katalan bölgesi olduğu için flamenko ve boğa güreşlerini benimsemiyorlar.Hatta boğa güreşleri yaşaklanmış..Bunların esas yeri güney ispanya imiş..katalanların meşhur olayları insan kuleleri yapmak imiş.Belli dönemlerde festvalleride bunu yapıyorlarmış..Hırsızlık konusunda herkese çok dikkatli olmasını bende şiddetle öneririm.Metroda kaşla göz arsında cüzdanımızdan parayı çektiler.Barcelonaya gitmişken uçakla 45 dakka da Balear adalarına da geçmek mümkün..Mallorca adası ve Menorca adasını görme şansım oldu.Mallorca değil ama Menorca el değmemiş muhteşem bir ada herkese Barcelonadan daha çok Menorcayı tavsiye edebilirim.Umarım birilerine faydası olur..
Arzu'cugum;
Valla yine gittim Barcelona'ya sayende. CAntanin calinmasina cok uzuldum , uzerinde beraber aldigimiz armalar da vardi degil mi, Livigno, Portofino....
Diger gezilerini bekliyorum :)
Arkadaslar hepinize yorumlar icin tesekkür ederim.
Esracim, anladim ki yazin sehir daha eglenceli, cünkü sahilde falan cogu tesis kapali idi. Ve cocuklarla pek gece hayatini göremedim:-( Size de gecmis olsun, valla ben de kendimi dikkatli sanirdim ama bu olaydan sonra güvenim azaldi. Bir de bizim gibi Istanbul da yasayan insanlarin da birseylerini calabiliyorlar ya, epey deneyimliler demek ki.
Y a bende uye lmak ıstıyorum cok ulke gezdım paylasmak ısterım sızlerle nasıl olacagım üye??
Yorum Gönder