Düzköy Yolunda...
Dila ve beni şehir merkezinde bırakıyorlar, ayrı takılacağız bugün. Kamil Baba, Bakırcılar Çarşısında pek dükkan kalmadığını söyledi. Bir umutla düştüm yollara, oysaki Giresun'un gezi rehberlerinde Bakırcılar Çarşısını görmeden gelme diyordu...Sora sora Bağdat bulunurmuş. Dila ile tesadüfen Şensoy ve Saatçi Sokağını bulduk, Kazancılar Yokuşunu ararken. Bugün Sena'ya babaannesi bakıyor, bakalım onların günü nasıl geçecek?
,
Ve işte Kazancılar Yokuşu'nun başlangıcı, bakırla ilgili pek mağaza göremiyorum ama...
Ve işte kalan tek tük dükkanlardan biri, Dila ile hemen giriyoruz. Giresun'a özgü meşhur büyük tavalardan ve tava kapaklarından alıyoruz. Kapakların özelliği düz olmaları, mesela böreği ters düz ederken şekli bozulmuyor bu sayede. Aradığım minyatür bakır tencerelerden bulamıyorum, Trabzon'da bulabileceğimi söylüyorlar.
Dila ile Gazi Caddesine doğru yürüyoruz, bizimkilerle orada buluşacağız. Dila'nın saçlarını da kestiriyoruz beklerken, sıcaklarda uzun saç zor oldu.
Sena durmamış, ağlıyormuş, apar topar Düzköy'e dönüyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder