Dila ve Sena gönüllerince oynarlarken biz de bir yandan kahvaltimizi yapiyoruz.
Kahvaltidan sonra Stephansdom`un oldugu meydana gidiyoruz ama parkyeri bulmak nerdeyse imkansiz. Viyana`nin daracik sokaklari arasinda epey uzun bir süre parkyeri bulmaya calisiyoruz.
En sonunda Sanser bu arayisa tek basina devam etmeye karar veriyor ve bizden ayriliyor.
Biz de önce Stephansdom Katedraline giriyoruz, Sanser`de arabaya parkyeri bulmus.
Katedralin önünde Mozart konseri icin bilet satmaya calisan kostümlü gencler var. Katedralden cikinca Hofburg Sarayina dogru yürümeye basliyoruz.
Sarayin icinde birkac müze ve kütüphane var. Ayrica hediyelik esya satin alinabilecek birkac magaza da.
Sarayin bahcesinden gecip belediye binasina (Rathaus) bakan tarafina variyoruz.
Belediye binasi epey bir görkemli, önündeki kalabalik ne derken Viyana`da düzenlenen film festivali etkinlikleri kapsaminda kurulan acikhava restrorantlari oldugunu anliyoruz.
Dünya mutfaklarindan bircok secenegin yeraldigi bu meydanda soguk birseyler ictik.
Hava kapadi, yagmur yagdi yagacak, arabamiza dogru gidiyoruz ve saat 14:00´de yola koyuluyoruz. Viyana-Venedik 570 km ve bol tünelli bir yol.
Yol boyunca yesile doyduk, manzara harika.
Mola verdigimiz yer Wörthersee denilen bir göl kenari, burasida adeta cennetten bir köse. Tesadüfen durdugumuz tesisde otel ve Marche restoranti mevcut.
Terasindan manzaraya doyum olmuyor.
Yine yoldayiz, gece Mestre`ye kalacagimiz otele(Otel Venezia)vardik. Venedik buradan otobüsle sadece 10 dakika, cocuklar ve biz yorgunuz, odalarimiza cekiliyoruz. Sanser ve Selma Ablalar söyle bir cevremizi taniyalim turu atiyorlar ama cocuklarin uykusu geldiginden ben otelde kaliyorum. Yarin en cok görmek istedigim sehirlerden biri olan Venedik`i görecegim, cok heyecanliyim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder