Otelimiz Exe gruba ait olan El Coloso. Gerçektende Madrid'de görülmesi gereken yerlere yürüme mesafesinde.
Saray saat 10 da ziyarete açılıyor, biz kalabalığa kalmayalım diye erken geldik. Ama bir bakıyoruz saray ziyarete kapalı. Bizim gibi hayal kırıklığı yaşayan bir sürü turist var. Etraftaki güvenlik ve gelen resmi giysili kişilerden özel bir toplantı olduğunu düşündük, oysaki internet sayfalarında belirtilmemişti.
Sarayın hemen karşısındaki Almudena Katedralini de fotoğraflamakla yetindik.
Kahve vaktini El Corte Ingles in( bu arada ingiliz kesimi demekmiş) kafe katında geçirdik. Ama önce oyuncak ve market katlarına bakındık. Marketinden bu yöreye özgü olan çeşitli badem ezmeli tatlılar ve çikolata aldık.
Burada da içtiğimiz cappucinoların üzerinde tarçın vardı, burada adet böyle galiba.
Otele metro ile dönüp, elimizdekileri bıraktık.
Bu sefer müze ziyareti vardı programda.
Thyssen-Bornemsiza müzesi 12:00-14:00 arası ücretsiz gezilebiliyormuş. Aynı şekilde Prado müzesini de 18:00 dan sonra ücretsiz gezmek mümkün.
Müze sonrası acıkan karnımızı Madrid in birçok yerinde şubesi olan 500 Montaditos da doyurduk.
Güzel bir uygulama yapmışlar. Masalarda kalem ve siparişleri sistematik şekilde yazmak için kağıt var. İngilizce menüyü ise kasadan istedik, seçtiklerimizi not alıp , kasada siparişimizi verdik. Sonrasında bekliyorsunuz. Fiyatlar nasıl dersiniz, zeytin tabağı 1, 4 soslu patates kızartması 2, minik sandviçlerin tanesi 1 er euro.
Madrid gezimiz ertesi günkü öğlen uçağıyla son buldu.
Elimden geldiğince , fazla detaya girmeden yazmaya çalıştım. Zira Madrid le ve tarihi yerleri , müzeleriyle ilgili birçok ansiklopedik bilgi internette mevcut.