Acaba anaokulu için epey sıra mı bekleriz diye kara kara düşünürken bir anaokulunda yer var dediler, görüşmeye gittik ama okulun girişi, sınıfları falan çok kasvetli geldi bize, beğenmedik. Bizim eve yakın bir anaokulu da tamiratta idi ve ne zaman taşınacaklarını kimse bilmiyordu. Derken kısmet oraya imiş, anaokulu binasına taşındı ve bizde hemen görüşmeye gittik ve Dila'yı kabul ettiler.
En büyük korkum Dila'nın hiç Almanca bilmemesi sebebiyle çekingenlik yaşaması, okula gitmeyi istememesi idi. Ama Allah'a şükür bunları yaşamadık, hemen uyum sağladı. Sanırım anaokuluna başlayalı 2 hafta falan olmuştu, Dila bana sordu'Anne, okulda konuşabilir miyim?' . İlk önce neden böyle bir soru sorduğunu anlıyamadım ama sonra anladım ki, Türkçe konuşmayı kastediyormuş. Ona Türkçe konuşabileceğini, hiç çekinmemesi gerektiğini, eğitmenlerinin ve arkadaşlarının onu anlayacaklarını anlattım. Dila konuşmayı, insanlarla diyalog kurmayı seven bir çocuk ve bu onun için önemli idi.
Artık temel kelimeleri Almanca söyleyebiliyor. Konuşulanı yüzde yüz anlamasa da temel olarak anlıyor. Evde gündelik hayatta kullandığımız eşyaların Almancasını bize soruyor. Bugün Sena ile odasında oynuyorlardı, daha doğrusu Dila oynuyor Sena ona bakıyordu. Dila'nın ' Sena, aufräumen" dediğini duydum, kardeşine oyuncakları toplamasını söylüyordu, çok hoşuma gitti.
Galiba öğrenme kısmı yavaş yavaş meyvalarını veriyor.
Dila'nın anaokulunun bahçesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder