
Canım Çanakkale domatesleri, Berlin'de bulmak imkansız, içimiz dışımız Hollanda domatesi oldu burda. Ne alaka Hollanda ve domates, onu da anlıyabilmiş değilim.


Köylü pazarı kısmı





Köylü pazarı kısmı









Akşam üstü denize girdik, sahil kum olduğundan Dila mutlu bir şekilde kumlarla oynadı. Akşam yemeğimizi birlikte yedik ve sonra siteninin içinde gezinen traktörle kısa bir gezinti yaptık.





Minik yeşil şeftaliler çok lezzetli.
Kazdağlarında yapılaşma her geçen sene daha da artıyor
Sayılı günler çabuk geçti, Şanser 16 Temmuz'da Berlin'e döndü. Biz de birkaç gün sonra tekrar Altınoluk'a geldik. Çocuklar deniz ve güneşten bolca yararlansınlar istiyoruz.








Pastamızı da Özsüt'den sipariş etmiştik.
Dila'nın doğumgünü 4 Ağustos'da idi ama o tarihte Altınoluk'ta olacağımızdan arkadaşlarıyla kutlayamaz diye onun da doğumgününü kardeşi ile birlikte kutlayalım dedik. Dila pastasını kendisi seçti.
Ve minik Sena'mız bu kadar kalabalığı görünce biraz ürkek bir şekilde ilk mumunu üflemeye çalışıyor.
Ardından Dilamız, onun işi zor, 4 tane mumu var.
Sıra etkinlik ve oyunlarda, anneleri bunu da epey önceden planladı, almanca dergilerden fikir edindi. İlk aktivite bez torba boyama. Çocuklar rengarenk tekstil kalemleri ile boş bez torbalara diledikleri gibi desenler çizdiler, kimisi de karaladı. Bu torbalar bundan sonraki oyunlarda kazanacakları minik hediyeler için onlara lazım olacaktı. Sena bu aktivitelere seyirci olmakla yetindi.




İyi ki doğdun SENA...
Kabatepe Tanıtım Merkezine girdik önce, oradan Şehitlik'e nasıl gideceğimize dair bilgi aldık.
Yol çok güzel, ayçiçeği tarlaları sağlı sollu devam etmekte...
Feribottaki pilotlarmızla aynı anda Çanakkale Şehitler Abidesi'ne varıyoruz. Hava sıcak, çocuklarla gezmek zor ama herşeye rağmen görülmesi gereken bir yer, insan adeta o yıllara gidiyor, sanki şehitlerimiz bizi görüyor...




Akşam yemeğimizde ehl-i keyiflerle pek bir keyifli geçti...