30 Kasım 2008 Pazar

Weihnachtsmarkt(Noel Pazarı)


24 Kasım itibarı ile Berlin'deki tüm Noel Pazarları açıldı. Aslında pazardan ziyade panayır demek daha doğru olur sanırım. Çünkü lunapark, şans oyunları, içecek, yiyecek ve ufak tefek hediyelik eşyalar tarzı standlardan oluşuyor bu pazarlar. Biz de bu haftasonu Alexa AVM'nin etrafında kurulan panayıra gittik.
Dila, en sevdiği arabalarla açılışı yaptı. Ardından bu dönen salıncaklara binmek istedi. Çocuklar binmiyor, hem ne kadar yükseğe çıkıyor diyerek ikna ettik.


Çikolata kaplı meyva şişleri hoş görünüyordu. Dev mangallarda pişirilen 1/2 metrelik sosislerin kokusu her tarafa yayılmıştı ama tabii ki domuz etindendi.


Yine Noel panayırlarının klasiklerinden olan Glühwein(çeşitli baharatlarla pişirilen sıcak şarap) standları. Bizim favorimiz ise karamelize kavrulmuş badem.

Geçen sene çocuklarla birlikte dönme dolaba binme çılgınlığını gerçekleştirmiş ve yükseldikçe rüzgarın etkisi ile hem sallanmaya hem de üşümeye başlamıştık. Bu sene aynı cesareti! gösteremedik.Fenerlerle süslenmiş bu kısım çok güzeldi.Maalesef Senamız da ablasını izlemekle yetindi. Onun yaşına uygın bir aktivite yoktu.
Derken çıkışa doğru bulduğumuz bu arabalara bindirdik Senamızı da. O kadar çok sevdi ki; ilk turun sonunda direksiyona sımsıkı sarıldığından indiremedik. Derken ablası ile birlikte bir tur daha attılar.

Noele kadar Pazar günleri mağazalar saat 13:00-18:00 saatleri arasında açık. Biz de Alexa'yı gezdik biraz. Bir arkadaşımızın Alexa'da yeni açmış olduğu (Pilgrim) bijuteri mağazasına da hayırlı olsuna gittik. Aslen Danimarka markası imiş, çok güzel takılar vardı. Eve gelince internetten baktım meğerse İstanbul'da Kanyon'da dabir şubesi varmış bu markanın. Ne varsa Türkiye'de var zaten...

26 Kasım 2008 Çarşamba

Sena İle Gezinti

Önce sabah 9'da Dila'yı anaokuluna bıraktım, dışarısı 0 derece idi. Acaba Sena ile çıksam mı çıkmasam mı derken kalın giyinip attık kendimizi dışarıya. Hedef Potsdamer Platz'dı. Bizim evden trenle bir adet aktarma yaparak gidiliyor Potsdamer Platz'a. Vardığımızda saat 10'u geçiyordu. İki çocukla mağaza gezmesi zor olduğundan genelde birşeyler bakacak ya da alacaksam sabah saatlerini tercih ediyorum.

Ne zamandır banliyö trenine binmediğimizden Sena'nın çok hoşuna gitti. Bebek arabası ile seyahat ederken bol bol da asansöre bindik. Doğrusu bu asansörün kat düğmelerininin fotoğrafını çekmeden edemedim, ilk kez yarım katı da görmüş oldum.




Sabah erken saatler olduğundan Noel Pazarı(Weihnachtsmarkt) pek boştu. Biz de önce Potsdamer Platz Arkaden'e girdik, burası 3 katlı bir alışveriş merkezi. İçerisi şimdiden Noel için süslenmişti.
Arkaden'den çıkınca biraz pazardaki tezgahlara baktım, aslında hemen hemen geçen senenin aynı idi. Tahta oyuncaklar, tahta süsler, gümüş takılar, şekerlemeciler, krepci, kestaneci vs...
Milka'da bir stand açmıştı. Milka logolu çeşitli ürünlerin yanı sıra sıcak çikolata da satıyorlardı. Soğuk havada iyi gider diye düşündüm ama bildiğimiz sıcak kakao çıkınca biraz sükutu hayale uğradım. Ben gerçek sıcak milka çikolatası içmeyi ummuştum. Sena da sıcak sıcak diyerek kakaodan birkaç yudum içti. Soğuk hava mı çarptı ne dönüş yolunda uykuya daldı...



19 Kasım 2008 Çarşamba

Blue Man Group

Yıllardır Berlin sokaklarında afişlerini görür dururdum Blue Man Group'un, gitmek bugüne kısmetmiş. Biz çocukları bırakır nasıl gideriz, ne yaparız diye düşünürken imdadımıza Şevki Abi yetişti.
Blue Man isimli bu grup suratlarını maviye boyamış 3 adamdan oluşuyor. Şov ilk başta 90'lı yıllarda Amerika'da başlamış ve şu an Berlin'den başka New York, Boston, Chicago, Las Vegas, Orlando, Tokio ve Basel'de de oynanmakta. Sadece Berlin'de 2004 yılından bu yana yaklaşık 1 milyon izleyicisi olmuş. Gösteri boyunca konuşmayan bu üç adam kimi zaman seyircilerin arasında geziniyorlar, kimi zaman plastik borudan yapılmış farklı enstrümanlarını çalıyorlar kimi zaman da farklı metodlarla resim yapıyorlar. Kısaca gösteride yok yok; rock müzik, komedi, gölge oyunları vs. Hatta seyirciler arasından rastgele seçilen 2 kişi de sahnede onlarla birlikte şovun bir parçası oldu, bu seyircilerden biri benim yanımda oturan bayandı...
Gösterinin sonunda salonun arkasındaki rulolarda bulunan metrelerce uzunluktaki gramafon kağıtları arka sıralardan bir öndeki sıraya aktarılmak şeklinde seyirciler tarafından sahneye taşındı müzik eşliğinde, resmen bir ara kağıtlar altında kaldık.
Bu arada gösteri yaklaşık 1,5 saat arasız sürdü. Kısaca Blue Man Group çok hoşumuza gitti. Tam çıkarken fuayede gezinen mavi adamlarla hatıra pozu verdik.

Bu resimde gülüyorum ama karanlık salonda seyircilerin arasında ilk kez gezinmelerinde epey bir ürkütücü gelmişlerdi.

Gösteriden sonra fırsat bu fırsat diyip çocuklar olmadan ilk kez Berlin sokaklarında biraz gezindik.

16 Kasım 2008 Pazar

Berlin'de Pazar Günü

Malum Avrupa'nın birçok şehrinde olduğu gibi Berlin'de de Pazar günleri heryer kapalı oluyor(bazı özel haftalardaki Pazar günleri hariç). Noel'in yaklaşması ile birlikte bazı semtlerin merkezlerinde 'Noel Pazarı' daha doğrusu bir tür panayırı kuruluyor. Çocuklar için cazip olan bu Noel Pazarlarında mini lunaparklarda kuruluyor.
Biz de hevesle Potsdamer Platz'da bu amaçla kurulan 'Winter Welt' yani 'Kış Dünyası'na gidelim dedik. Burada Avrupa'nın en büyük seyyar kayak pisti kurulmuştu. Gidince bir baktık ki heryerler kapalı, pist bugün 'Volkstrauertag' olması sebebi ile kapalı idi, 'Noel Pazarı' da meğerse haftaya açılacakmış... Biz de oldukça rüzgarlı olan Potsdamer Platz'da biraz yürüdük.
Sokaklar şimdiden süslenmeye başlamış.

Bu hafta 'Blue Man Group' a gidiyoruz, umarım gösteri bu adam gibi korkunç değildir.

Berlin Duvarı bir zamanlar buradan da geçiyormuş.



Ve bir zamanların Doğu Almanya'sının meclis binasından geriye kalanlar, yıkım işlemi hızla devam ediyor...
Eve gelince Yeşim Teyzesinin Dila'ya göndediği Tic Tac ile uzun süre oynadık ve çokkkkk sevdik. Yerli imalat olması çok hoşuma gitti, uzun zamandır Türk Malı oyuncak görmeye hasret kalmıştık, eskiden Fatoş oyuncak bebekleri vardı ve o zamanın şartları için epey de kaliteli idiler, o marka da Çin furyasına dayanamayıp tarihe karıştı. Hemen Simge Oyuncak'ın internet sayfasına baktım, epey çeşitleri varmış, uluslararası bazı kalite standartlarına da sahipler.
Yeşimcim tekrardan çok teşekkürler, bak neler yaptık...

15 Kasım 2008 Cumartesi

Yine Hamurişi

Hava yağışlı ve soğuk olunca, Dila da dün aldığımız, yeni icat Essknete'yi yapıcağım diye tutturunca giriştik hamur işlerine... Essknete yenilebilir bir oyun hamuru ama piştikten sonra yenilebilir, buralarda yeni çıktı piyasaya, şimdilik 4 ana renkte. Pakette toz halinde satılıyor, içine su ekleyip yuğurmaya başlıyorsun.

Baktık hamura istediğimiz şekli vermekte zorlanıyoruz merdane ile açalım dedik, Dila da zaten dünden hevesli hamur açmaya.

Hamurumuz pişince böyle oldu ama tadını beğenmedik.

Ben de hızımı alamadım ne zamandır denemek istediğim muffin tarifini deniyeyim dedim. En son Sena'nın doğumgününde yine internetten bulduğumuz(Reyhan arkadaşım sağolsun ben Altınoluk'ta iken benim için internetten bulmuştu) bir tarifi denemiş ama pek başarılı olamamıştım. Bu sefer teşkilatım tamamdı, muffin için kalıp ve bu kalıpların içine yerleştirmek için kalpli kağıtlardan bile almıştım. 12'li kalıp yetmeyince silikon kalıpları da kullandım. Görüntü güzeldi, şekilleri kaymamıştı ve yumuşaklığı da istediğim gibiydi...

Bu aralar hamur işleri ilgimi çekmeye başladı, hatta pasta ve kurabiye yapımı ile ilgili bir kitap bile aldım.

11 Kasım 2008 Salı

Laternenumzug / Fener Alayı

Günler önceden kartondan fenerler hazırlandı, ışıklı sopalar alındı. Bir heyecan bir heyecan. Dila dün akşam evde pille çalışan ışıklı lambasının denemesini bile yaptı, Sena almasın diye dolabına sakladı. Gerçi Sena'ya da bir tane almıştık ama...
Saat 17:00'de anaokulunun önünde buluşulacaktı. Biz biraz erkenden, hava kararmadan evden çıktık. Hava bugün kapalı idi ama güneşin batmasına yakın gökyüzü çok hoş bir renk aldı.


Başladık yürümeye... Sokağımızın başındaki bir trafik işaretinin arkasına yapıştırılan afiş dikkatimi çekti.
Anaokuluna geldik, fenerimizi aldık ve başladık yürümeye... 2 tane trafik polisi de sokakta! karşıdan karşıya geçerken trafiği durdurdular.




Anneler, babalar, kardeşler, çocuklar cümbür cemaat birkaç sokak yürüdük. Aslında biraz karmaşa oldu ama Dila için değişiklik oldu. Sena ışıklı sopasını yere atıp içindeki ampülünü kırdığından bu etkinliği izlemekle yetindi.

Sena'nın bu aralar en büyük merakı koltuğa çıkarak ışık düğmesi ile oynamak. Işığı açıp kapamak onu çok mutlu ediyor, kızdığımız zaman ise en şirin hali ile bize sırıtıyor. Koltuklara çıkmak, ordan hoooppp yapmak, raftan tüm CD'leri ve uzaktan kumandaları indirmek, elektronik eşyaların tuşlarına rastgele basmak, oyuncakları bir odadan diğerina taşıyarak evi oyuncakçı dükkanına çevirmek de en büyük hobileri arasında.