30 Nisan 2008 Çarşamba

Dila Evde

Dila dün ve bugün anaokuluna gitmedi. Sınıf arkadaşlarının büyük bir kısmı dün gece bir çocuk çiftliğinde kaldılar. 3-4 yaş çocuklarından oluşan yaklaşık 10 kişilik bir grup başlarında bir eğitmenle dün gece Pinke Panke Çocuk Çiftliğinde konakladılar. Hem de yerlerde, uyku tulumu içinde yattılar.
Programa göre dün öğlen anaokulundan yola çıkılacaktı. Akşam yemeklerini çiftlikte yiyecekler ve orada uyuyacaklardı. Sabah kahvaltısının ardından öğlene doğru tekrar anaokuluna dönülecekti. Yok yok, Almanlarla ciddi biçimde kültür farklılığımız var. Ben 3,5 yaşındaki çocuğumu öyle çiftliklere gece kalmalarına gönderemem. Alman anne-babalar hiçbir endişe duymadan, çocuğun kişiliğine faydalı olacağı düşüncesi ile bu konaklama olayını pek bir sevinçle karşıladılar. Acaba biz mi çocuklarımızı fazla kolluyoruz, onlar mı fazla kişilikci yetiştiriyorlar. Bunun bir ortası yok mudur, bilemiyorum.

27 Nisan 2008 Pazar

Treptower Park


Evimizin önünde kocaman bir ıhlamur ağacı var. Nisan ayı başında fotoğrafını çektiğimde henüz yaprakları çıkmamıştı ama tomurcuklar vardı dallarında.

Bu fotoğrafı bugün çektim, yapraklar yeni yeni çıkmaya başladı, çok güzel görünüyor. Aslında bir ıhlamur ağacı olmasına rağmen nedense İstanbul'daki ıhlamur ağaçları gibi güzel kokmuyor yazın. Çocukluğumun geçtiği Göztepe'de apartmanımızın önünde bir ıhlamur ağacı vardı da balkonumuza kadar kokusu ne de güzel gelirdi. Arka bahçemizde ise erik, dut, kızılcık ve ceviz ağaçları vardı. Şimdi apartmanların bahçesinde ağaçlarda kalmadı neredeyse, otopark yapmak ya da genişletmek için çoğu kesildi.

Bugün havayı güzel görünce çocukları alıp Treptower Park'a doğru yürümeye başladım, Dila pedalsız bisikleti ile eşlik etti bana ve bebek arabasındaki Sena'ya. Şanser ise ne zamandır oynamadığı futbol aşkı uğruna sabahtan evden çıkmıştı.
Fotoğraftaki kule bir su kulesi. Böyle kara kuru görünce ilk başta savaşta kullanılan bir gözetleme kulesi diye düşünmüştüm ama sonra öğrendim ki bu bir su kulesi(Ostkreuz Wasserturm) imiş.

Yolda fotoğraf çeke çeke yürümeye devam ettik.

Treptower Park'a varabilmek için Spree Nehri'nin üzerinden geçmemiz gerekiyor. Parkın içinde aynı zamanda bir liman var, Treptower Hafen. Bu limandan Stern und Kreis firmasına ait gezi tekneleri kalkıyor ve çeşitli turlar düzenleniyor. Örneğin gezi teknesiyle yapılan 4 saatlik bir şehir içi turunun fiyatı 13 €.



Hava 21 derece civarında idi.



Parkı uzun zamandır bu kadar kalabalık görmemiştim.

Canlı müzik bile vardı...

Dila herkesin çimenlere yattığını, oturduğunu görünce piknik yapma sevdasına düştü. Ama maalesef yanımızda örtümüz yoktu. Biz de rüzgarlıklarımızın üzerine oturduk. Bu resmi Dila çekti.

Treptower Park'da biraz daha gezdikten sonra Şanser gelip bizi aldı. Brandenburger Tor'da düzenlenen 23 Nisan Çocuk Festivaline doğru yola koyulduk.
Zar zor Reichstag(Alman Parlemento Binası) civarında bir park yeri bulabildik. Berlin'in en önemli turistik noktalarından biri olan Reichstag önünde her zaman olduğu gibi upuzun bir kuyruk vardı.
Çocuk festivali umduğum kadar iyi düzenlenmemişti, Dila'nın yaşına göre fazla bir etkinlik yoktu, daha çok büyük çocuklara uygun aktiviteler vardı.

Uçan bir at balon alıp evimize döndük...

26 Nisan 2008 Cumartesi

Renkli Kurabiyeler

Dila'nın grubu evvelsi gün anaokulunda kurabiye yapmıştı. Öğle uykusundan sonra Dila'yı almaya gittiğimde kendi yaptıkları renkli kurabiyeleri yerken buldum ufaklıkları. Dila 1 tane yedi ve ikincisini istedi eğitmeninden ama maalesef herkese 1 adet kurabiye yapılmıştı ve bizimki ağlıyarak ayrıldı sınıfından...


Ben de ona bizim de evde renkli, süslü kurabiyeler yapabileceğimizi söyledim de bizimki yaygarayı kesti. Neyse dün malzemelerimizi aldık.








Bugünde kahvaltı faslından sonra kurabiye yapmaya başladık. Klasik kurabiye tarifini kabartma tozu koymadan uyguladım. Kalıplarla çeşitli şekiller yaptık. Kurabiyeleri pişirdikden sonra 'Zuckerguss' denilen ve renkli şeker tanelerinin kurabiye üzerine yapışmasını sağlayan karışımı hazırladık. Ve işin en zevkli kısmı, süsleme...






Dila mutfak önlüğünü giyip itina ile çalıştı.




Ben de şu resimdeki uğur böceğini yapmaya çalıştım ama acaba benzetebildim mi?

Sonuçta böyle bir tabak hazırladık.



Ama açıkçası resimlerdeki gibi süslü kurabiyeleri yapmanın zor olduğunu anladım.

-Süs malzemesi olarak Schwartau isimli markanın ürünlerini(renkli boncuklar ve tüp kalem) kullandık. Yanılmıyorsam bu markanın ürünleri İstanbul'da büyük marketlerde de satılmakta.

-Zuckerguss yapımı çok kolay, pudra şekerine su ya da limon suyu ekleyip pürüzsüz bir karışım elde edinceye kadar karıştırıyorsunuz. Kıvam olarak tutkalımsı bir kıvam elde edinceye kadar su ekleyebilirsiniz. Ayrıca farklı renkler elde etmek için gıda boyası da eklenebilir.

25 Nisan 2008 Cuma

Bahar Geldi

Dün hava ilk kez bahar havası gibiydi, 18 dereceyi falan buldu.



Sabahtan Sena ve ben biraz yürüyüş yaptık. Gürtel Strasse ile Frankfurter Alle'nin kesiştiği bu parkdaki ağaçlar çok güzel pembe çiçekler açmışlardı. Şimdi kimbilir İstanbul boğazındaki erguvanlar ne güzel açmıştır diye içimden geçirmeden edemedim.

Bu ağaçlar ne ağacı bilemiyorum ama çiçeklerin rengi çok güzel.
Şehir baharla birlikte türlü renkleri barındırır olmuş. Bu eflatun çiçeklerin ismi 'Ballıbaba' olabilir mi?
Dila anaokulundan gelince hep birlikte tekrar çıktık dışarı, böyle güzel havayı Berlin'de insan her zaman yakalıyamıyor. Nitekim bugün kapalı ve 12 derece civarında idi. Bizim evin yakınındaki park anababa günü idi, herkes çayırlara çimenlere serilivermişti. Memlekette güneş az olunca her anı değerlendiriyorlar.


Dila'da gönlünce hopladı, zıpladı.


Sena'da balonla pek eğlendi.

Biraz da kumlarla oynadı. Maalesef parkımızın yenilenme işi uzadıkca uzadı, hala tüm kısımları açılamadı.

18 Nisan 2008 Cuma

Son Gün

Kahvaltı masamızın fotoğrafını çekmek son güne kısmetmiş.

Hep birlikte keyifli bir kahvaltı yaptık.



Kahvaltıdan sonra Wilmersdorf'a gezmeye gittik. Hava yağışlı idi, biz de Karstadt'ın en üst katındaki restorantına çıktık. Çocuklar için ayrılan kısımda bizimkiler oynadılar, ben de Sena'nın mamasını yedirdim. Kahve içtik ve lezzetli pastalarından yedik.


Kuşbakışı halimiz...

Tekrar dışarı çıktığımızda yağmur dinmişti. Biraz daha gezip evin yolunu tuttuk.
Dostlarımız saat 22:40 uçağı ile Berlin'den ayrıldılar.

16 Nisan 2008 Çarşamba

Germendorf Hayvanat Bahçesi

Bugünkü hedefimiz Berlin'den yaklaşık 60 km uzaklıktaki Germendorf Hayvanat Bahçesi idi. Ben Sena'ya mamasını yedirene kadar çocuklar mahallemizin parkında biraz oynadılar.


Biz daha önce ilk kez çevremizi gezelim görelim gezilerimiz kapsamında Şubat ayında bu parkı ziyaret etmiştik ve çok beğenmiştik. Parkın bir başka özelliği bazı hayvanların(mesela geyik) parkın belli bir kısmında özgürce gezmeleri. Yanigezinirken karşınıza bir geyik çıkarsa şaşırmayın. Ayrıca mangal sezonu mangal yerlerinden birini kiralayarak göle karşı mangal yapmak da mümkünmüş.
Giriş ücreti büyükler için 3 €, 3-5 yaş için 0,50 € ve 6-14 yaş çocukları için 1 €. Ayrıca 2 € karşılığında bir çek çek araba kiralamak da mümkün. Biz bir tane kiraladık ve çocukların çok hoşuna gitti, hatta birbirlerini bile çektiler.

Parkın girişinde mini bir lunapark var. Biz haftaiçi gittiğimizden çocuklar sadece bozuk para ile çalışan motorlara binebildiler. Lunaparkda mini bir tren, çarpışan otomobil mevcut. Ayrıca yağışlı havalar için kapalı bir oyun alanı da var.

Çocuklar parkda izin verilen hayvanları besliyebiliyorlar.


Sıcak iklime ait olarak bildiğim kangurular acaba Almanya'nın soğuk havasında ne yapıyorlar diye düşünüyor insan...

Tavus kuşu bize şov yaptı.










15 Nisan 2008 Salı

Berlin

2 gündür yollarda olduğumuzdan çocuklar sabah kahvaltısının ardından uzunca bir süre çocuk odasında oynadılar.
Öğleden sonra Marzahn semtindeki East Gate alışveriş merkezine gittik. Alışveriş süresince çocukları oyalamak zor oldu. Almanlar bu zorluğu hissetmiş olmalılar ki hemen hemen tüm mağazalarda ya resimdeki gibi bir oyuncak ya da sinema köşesi var.
Dila ve İlke fotoğraf otomatında resim çektirdiler, çok hoş çıktı.
Akşam yemeğimizi Rancho Grande'de yedik.
Rancho Grande spesiyeli olan ve kakao kabuğunda ikram edilen kakaolu dondurma.


İlke Mosquito'yu çok sevdi...