30 Temmuz 2014 Çarşamba

Londra - 2. Gün

Uçağa yetişmek için erken kalkmaca, saat farkı derken dün gece erkenden uyuduk. Ne de olsa Londra bizi bekliyor. Ben 06:30'da otomatik olarak uyandım. 07:15'de kahvaltımızı yapıp yollara düştük.

 Otelimizin dibindeki Euston Square metro istasyonundan turumuza başlıyoruz. 08:30 gibi Tower Hill durağında inmiştik. İlk hedef Tower of London. Ama saat 9'da açılıyor. Bileti online olarak London Eye ile birlikte kombi bilet olarak aldım ve uyguna geldi. İyiki de böyle almışız bilet kuyruğuna girmeden bilet çıktımızla birlikte Tower of London'a giriyoruz.








 Tower of London açılırken anahtar merasimini de görmüş olduk.
 Kuleleri sistematik olarak sırayla geziyoruz. Şimdi tarihi bilgilerden bahsetmek istemiyorum, ansiklopedik olmaya gerek yok.



 Tower of London'dan Tower Bridge manzarası. Hayallerimdeki Londra'nın simgelerinden biri. Ama üzerinden geçmek kısmet olmadı, inşallah ikinci Londra gezisine...


 Bu da kuleleri koruduğuna inanılan meşhur Kuzgunlardan biri. Fotoğrafta tam anlaşılmıyor ama neredeyse bir kedi kadar iri.
 Bunlar da Beefeater'lar. 


 Tower of London'u 2 sate yakın gezdikten sonra sıra tekne turunda. Programımızı yaparken Tower of London Pier'den kalkan bir tekne turunu tercih ettim. Kuleden çıkınca hemen önündeki iskeleden turumuza katılıyoruz. Thames nehrindeki tur Big Ben'e kadar gidip geri dönüyor. Teknedeki rehber size nehir üzerindeki binalar hakkında bilgi veriyor.

 Nehir suları epey çekilmişti.Gün içinde tekrar yükselebiliyormuş...




Tekne turundan manzaralar

London Eye
Big Ben




Dönüş yolu




 Tower of London 'ın dışındaki hediyelik eşyalar mağazası.
 Şimdiki hedef St. Paul Katedrali, haritada yakın görünüyor ve yürümeye karar veriyoruz. Öğle tatili saatleri olduğundan iş kıyafetli insanlar çevredeki kafe ve marketlerden yemeklerini alıp buldukları yerlere oturmuşlar. Katedralin bahçesi piknik alanı gibi. Bizde bir markete girip sandviç+içecek+minik paket cipsten oluşan menüden alıp 3,50 Pound ödüyoruz.



 St. Paul Katedrali'nin bahçesi..

 Öğle yemeği molasının ardından epey bir yürüyüp Londra Müzesine geliyoruz, müze girişi ücretsiz.



Müzede Londra'nın tarihi MÖ lerden başlayıp günümüze kadar anlatılıyor. Hatta Londra'nın sonunun nasıl olacağı senaryoları bile var.





Müzeden sonraki hedef Covent Garden. 




 Burda da üzeri kapalı şirin bir çarşı var.



Disney Store hemen dikkatimi çekiyor.

Pattiserie Valerie'de bir kahve molası.İki kahve, iki pastaya 13 Pound kadar ödedik. Bu pastaneyi Londra'da bir çok yerde görebilirsiniz. Beğendik pastalarını ama Cafe Concerto daha başarılı.



 Benim gibi kırtasiye tutkunları için bir cennet Londra...

Bu fotoğraflarda Londra Transport Museum'un mağazasından maalesef müze kapandığı için giremedik. 





 Covent Garden'daki sokak gösterilerini izledik.




 Akşam yemeğimizi Fish and Chips seçeneğinden yana kullandık.
 Trafalgar Square

 Artık yorgunluktan ölüyoruz...

 Bu meydanda meşhur Piccadilly Circus meydanı.


Otelimizin önünden geçen bir otobüs bulup kendimizi otobüse atıyoruz. Saat 21'e doğru otelimize vardık...


Hiç yorum yok: