Pegasus Havayolları ile rahat bir yolculuğun ardından Gaziantep'e varıyoruz. Güneşli bir hava karşılıyor bizi. Bir araç kiralayıp şehir merkezine, çok methini duyduğumuz, İmam Çağdaş'a doğru yola koyuluyoruz.

Öğle yemeği olarak fındık lahmacunların üzerine Ali Nazik ve Simit Kebabı yedik. Diyebilirim ki şimdiye kadar yediğim en iyi kebabdı. Karışık tatlı tabağının ardından Gaziantep bizi bekliyor.
İmam Çağdaş'ın karşısında Zincirli Bedesten var. Bedestene girmeden dışarıdaki bir dükkanda bu yemeniler tüm çekiciliği ile duruyor. Her tarafı deri olan ve elle yapılan bu ayakkabıların bir özelliği de kışın sıcak, yazın serin tutması imiş.



Zincirli Bedesten

Çeşit çeşit bakırlar ve sedef kakmalı ürünler

Kaleden Gaziantep

Üst üste dizilmiş kazanları görünce Nasrettin Hoca'nın meşhur 'Sizin kazan doğurdu' fıkrası geliyor aklıma.
Atatürk Bulvarı üzerindeki Bayazhan. İçerisini şöyle bir gezip gündüz gözü ile tekrar görmeye ve içinde bulunan Kent Müzesini görmeye karar veriyoruz.


Gaziantep'de ayran bu şekilde servis ediliyormuş.
Yuvalama, firik pilavı, içli köfte, gavurdağı salatası... hepsi de birbirinden lezzetli idi.
1 yorum:
İmam Çağdaş'ın dışı da ne güzelmiş.
Merakla bekliyorum.Mart gelsin...
Yorum Gönder