9 Ekim 2008 Perşembe

Dubai'de 3. Gün


Bugünkü hedefimiz İbn Battuta Mall. İçerisi farklı ülkelerin(Çin, Tunus, İran, Hindistan...) mimarilerini yansıtıyor. Tek kattan oluşan bu AVM 1,3 km uzunluğunda. Aslında dün gezdiğimiz AVM'den farklı pek mağaza yok ama mimarisi görülmeye değer.




Bugünkü öğle menümüz Big Mac.

Akşamüstüne kadar burada oyalanıyoruz, güneş bu saatlerde dışarda gezmeye pek izin vermiyor. Hedefimiz Dubai Müzesi. Jumeira Road'dan Bur Dubai'ye doğru ilerliyoruz. Dubai adeta dev bir şantiye, her taraf inşaat.



Yoldaki otobüs durakları klimalı.

Burj Dubai uzaklardan hiçde dünyanın en yüksek binası gibi görünmüyor ama şu an 600 küsür metre yüksekliğe ulaşmış, bittiğinde ise 800 metre yüksekliğinde olacakmış.
Bur Dubai'ye varınca arabayı parketmeye zar zor yer buluyoruz. Dubai Müzesine giriş ücreti 3 Dirhem.

Müzenin yer altında bulunan kısmında Dubai'deki eski yaşantı mankenlerle canlandırılmış. Epey başarılı bulduk doğrusu.

Müzeden çıkınca Abra'ların kalktığı iskelelerden birine ilerliyoruz. Bir tür dolmuş motor olan Abralara, apar topar biniliyor ve hemen kalkıyor, ücreti 1 Dirhem. Motoru kullanan parayı topluyor. Abra bizi körfezin karşı kıyısında yer alan Deira bölgesine götürüyor. Gold Souk olarak adlandırılan Altın Çarşısına gitmek istiyoruz. O bölgede aynı zamanda Baharat Çarşısı, Elektronik Eşya Çarşısı da mevcut imiş. Karşı kıyı adeta başka bir şehir başka bir ülke. Zaten Bur Dubai'de değişim kendini hissettirmişti ama Deira tamamen farklı bir dünya. Birileri yanınıza yaklaşıp mallarını pazarlamaya çalışıyor, marka çanta ya da saat isteyip istemediğinizi soruyor. Altın Çarşısının yolunu bulmaya çalışırken bizim Kapalı Çarşı'yı ziyarete gelen turistlerin neler çektiğini anlıyoruz. Altın Çarşısında esnafın geneli Hindistanlı, birkaç dükkandan fikir olsun diye fiyat soruyoruz, ilk söyledikleri fiyatın epey altına düşebiliyorlar. Açıkçası kitaplarda ya da internette yazdığı gibi hiç de dünyanın en düşük altın fiyatları gibi gelmiyor.

Dönüşte nasıl olduysa yolumuzu şaşırdık ve biraz fazla yürüdük, taksiye binelim dedik, taksi mesafeyi beğenmedi. Ara sokaklarda yolumuzu ararken insanların aslında Dubai'de cam bir fanusda yaşadığını düşündüm, çünkü burası bambaşka bir dünya idi. O ana kadar gördüğüm lüks hayattan eser yoktu. Neyse tekrar Abraya bindik ve karşı kıyıya geçerek arabaya ulaştık.

Akşam yemeğimizi Barbaros ile birlikte Grand Hyatt otelin Manhattan Grill isimli restorantında yedik. Fiyatları oldukça yüksek olan bu restorantın yemeklerinden ve servisinden memnun kalmadık.

Hiç yorum yok: